14 Ağustos 2010 Cumartesi

Death in June - Rose Clouds of Holocaust


Death in June'un en klasik, aynı zamanda benim de en sevdiğim albümüdür bu. Bütün şarkılar akustik, alışık olduğumuz neofolk melodilerinin üzerine Douglas'ın bağımlılık yapan, alakasız anlarda aklınıza gelen sesiyle bezeli.


Soykırımın gül bulutları

12 Ağustos 2010 Perşembe

Blind Mr. Jones - Eyes Wide


Blind Mr. Jones, kısa ömürlü bir shoegaze grubu. Shoegazede beklenecek klasik her şeye sahip, kaliteli bir EP. Ayrıca buradakilerde var mı hatırlamıyorum ama, bazı şarkılarda yan flüt kullanılmış, çok garip hissettim, çok da hoşuma gitti.



Eyes Wide

6 Ağustos 2010 Cuma

Curve - Doppelgänger


Bir süredir yeni shoegaze koymuyordum. Fazla mutsuz, içine kapanık bir yer olmuştu burası, birilerinin de belirtmiş olduğu üz're. Curve, pek tatlı bulduğum bir gruptur, türdeşlerine göre daha hızlı tempolu ve belki biraz daha mainstream, ayrıca çoğu ünlü shoegaze'in aksine, 2000li yılları gören bir grup. Bu, 91 çıkışlı ilk albümleri.


Doppelgänger

5 Ağustos 2010 Perşembe

Tenhi - Väre


Daha önce Maaäet albümünü paylaşmış olduğum Tenhi'den, Maaäet kadar hüzünlü ve yavaş tempolu olmayan bir albüm. Maaäet'e göre folk ögeler daha çok kullanılmış, pek çok şarkıda yan flüt mevcut, ayrıca Fin yerel enstrümanları da mevcut. Ayrıca beğenirseniz unutmadan bakınız; Neun Welten.

Väre

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Agalloch


Agalloch, blogdaki çoğu metal müzik icra eden grupta olduğu üzere, birden fazla türü icra etmekte olan bir grup. Kökenleri doom ve folk metale dayanıyor, ancak çoğu şarkıda ön planda akustik gitarlar kullanılıyor, distortion genelde sadece belirli kısımlarda ve geri planda. Dinlenimi kolay bir grup demeye getiriyorum, yeni şeylere açık olun.



The Mantle

Agalloch'un klasikleşmiş, 2002 çıkışlı, ikinci albümü. Yukarıda belirttiğim üz're albüm boyunca akustik hakim, yer yer scream vokaller ve göreceyle daha hızlı ritmler mevcut, albümde bir türlü alışamamış olduğum ikinci şarkı "In The Shadow Of Our Pale Companion" harici her biri muhteşem, özellikle son üç şarkı ard arda dinlenilesi daimi olarak. Ben dinlerken genelde In The Shadow Of Our Pale Companion'u listeden çıkarıyorum, ilk dinleyeceklere de tavsiyem aynısını yapmalarıdır. Bu arada bir şarkının sonunda emin olmamakla birlikte 120 Days of Sodom'dan alıntı var sanırım.


The White

2008 çıkışlı, konsept tabanlı EP. The Wicker Man (1973) filmini konu almakta, albüm boyunca filmden alıntılar yapılmakta. Film, İngiltere'nin ufak bir adasında pagan inanışların canlanışını anlatıyor, yapılan alıntılar genelde adanın lordu olan Christopher Lee'nin enfes sesinden. Sakin, huzur veren bir albüm.

3 Ağustos 2010 Salı

Drudkh - Autumn Aurora


Daha önce Blood in our Wells (2006) albümünü paylaştığım Drudkh'ın 2004 çıkışlı, alışık olmayanlar için en uygun albümü. Albüm, kışın gelişini anlatıyor. Zaten şarkılar da sırasıyla güneşin kayboluşunu, yağmurun ve rüzgârın gelişini, son olarak da ilk karı betimliyor. Bu türde klasik olan ve Drudkh'ın en iyi şekilde ortaya koyduğu, tekrar eden melodiler, yoğun atmosfer, yarı-hüzünlü bir hava, arada gelen akustik kısımlar, yağmur ve rüzgâr sesleri. All time favourite.

Autumn Aurora

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Dornenreich - Hexenwind


Dornenreich'tan daha önce Durch den Traum albümünü ve bir kaç tek şarkıyı (I - II) paylaşmıştım. Tekrar girmek gerekirse, kendileri oldukça tatlı, avantgarde bir grup. Bu albümde düşük tempolu, bol efektli rock ritmleri kullanılmış, Eviga'nın o özel, her tonda fısıldarcasına sesi büyüleyen bir hava yaratıyor. Kesinlikle soğuk, karanlık gecelere veya uzun yola göre bir albüm. Albüm sürekli tekrar eden ufak ve arada hafif değişen melodilerden oluşuyor, fena halde ambient bir havaya sahip. Tavsiyedir.

Hexenwind