28 Aralık 2010 Salı

Lycia



Lycia, bugün İzmir'de olduğu üzere solgun, gri günlere özgü bir grup. Böyle bir günde otobüsten geride bırakacaklarını seyrederken yandaki boş koltuğa dalgalı kahverengi saçlı bir genç hanımın oturmasını ummak veya üşenmeyip okula gittiyseniz prensesin neşesini izlemek gibi. Ancak en çok, daha önceden belirtmiş olduğum üzere, sürüklenmek.

Başlangıç için en orta halli albümleri, benim de ilk dinlemiş olduğum The Burning Circle and then Dust. Ancak, dileyenler aslolarak yan proje Estraya için tasarlanmış olan Tripping Back Into Broken Days'i de deneyebilir, diğer albümlerde genellikle bol efektli gitarlar kullanılmışken Estraya akustik ağırlıklı.

Benim favorim ise A Day in the Stark Corner olsa gerek.

Lycia tripli kız müziğinin ilahı aslında ama, tripli kızlar pek anlamaz.

1991 - Ionia

1993 - A Day in the Stark Corner

1994 - The Burning Circle and then Dust

1997 - Cold

2000 - The Time Has Come and Gone (Estraya)

2002 - Tripping Back into Broken Days (Estraya)


Düşünün, paintte şununla uğraşacak kadar seviyorum.

14 Aralık 2010 Salı

Slowdive - Catch the breeze


Slowdive, denizde sırt üstü uzanmışken dalgaların altınızdan geçişini hissetmek gibi.

Bu, neredeyse bütün güzel şarkılarının içinde olduğu bir derleme albümü. O kadar alıştım ki bu albümdeki sıralamaya, stüdyo albümlerinin sıralaması yabancı geliyor. Ekşisözlük okuyup amatör fotoğrafçılıkla ilgilenen genel hıyar dinleyici kitlesine dahi hitap ediyor.

Catch the breeze

Yok böyle bir tatlılık. Dahası için, last.fm.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Glo-worm - Glimmer


Pek bir beğendiğim Veronica Lake'in vokali Pam Berry'nin bir diğer projesi. Orta tempolu, kendi halinde, indie/twee.

1996 - Glimmer

12 Aralık 2010 Pazar

David Galas - The Cataclysm



İsmin tanıdık olmamasından, aşağıdaki etiketlerde garip garip şeyler yazmasından CİDDEN korkmayın, çünkü bu albüm GERÇEKTEN de son bir kaç yılda çıkanların en iyilerinden. Son zamanlarda aklımdan çıkmış olan bir albüm olmasa, buraya çok daha önceden yüklemiş olacağımdan eminim. David Galas, bir dönem Lycia'da bass ve synthesizer çalmış, bu albümü dinlediğinizde farkedeceğiniz üzere oldukça yetenekli bir müzisyen ve prodüktör. Bu blogda böyle şeylere alışkınsınız ama, albümde birden fazla türden esintiler mevcut. Darkvawe, country, biraz da gothic rock. Türlerin bazılarına aşina olmayabilir veya hoşlanmayabilirsiniz ama o kadar iyi harmanlanmışlar ki, kimsenin şikayet edebileceğini sanmıyorum. Alıp götüren, hepsi yerli yerinde bol efektli, hüzünlü, genellikle orta tempolu. Bu kadar övdüğüm çok albüm olmaz, tıklayıverin artık.



The Cataclysm

11 Aralık 2010 Cumartesi

Der Blutharsch


Yine bunu okuyup anlayacak kimsenin ilgisini çekmeyecek bir grupla karşınızdayım. Der Blutharsch, türünde önemli bir yere sahip, Avusturyalı bir martial industrial proje. Daha önce de anlatmış olmam lazım ama, martial industrial endüstriyel müziğin klasik müzik ve askeri marşlarla yoğrulmuş, ideolojik olarak oldukça militarist bir kolu. Last.fm'den şöyle bir grupların tiplerine bakarsanız kolaylıkla anlaşılacak bir şey bu zaten. Tripli kızlara göre değil. Bu arada, beni gerçekten şaşırtacak şekilde merak eden varsa, daha önceden iki şarkılarını yüklemiştim, buradan bulabilirsiniz.

2001 - When all else fails!
2003 - Time is the enemy
2004 - Speech of truth will be eternal
2005 - When did wonderland end

Hooverphonic - Blue Wonder Power Milk


Daha önce oldukça sevdiğim A new stereophonic sound spectacular albümünü paylaşmıştım. Tıpkı Goldfrapp gibi, Hooverphonic de yıllar geçtikçe trip-hop'tan elektronik müziğe kayan, ambient ögeleri kademeli olarak azaltan bir grup. İlk albüm kadar tatlı olmasa da, elektronik ögeler rahatsız edecek seviyede değil, henüz.


Blue Wonder Power Milk

10 Aralık 2010 Cuma

Goldfrapp - Felt Mountain




Bu albümden bir kaç şarkıyı tek daha önceden yüklemiştim aslında, ama zaten albüm bütünüyle bir tatlılık abidesi olduğundan daha en baştan tamamını yüklemem gerekirdi. İngiliz, ilk başlarda trip-hop yapmış olup, sonraki albümlerde kademeli olarak elektronik müziğe kaymış bir grup. Tabii ki ilk albümünü paylaşıyorum burada, genelde parayı bulunca profesyonelleşiyorlar, gençlikteki o tatlı dudaklar ve diri göğüsler yok oluyor. Bu arada, yine tripli kız müziği.


2000 - Felt Mountain

Blonde Redhead



Blonde Redhead, 93 kuruluşlu Amerikalı bir indie/alternative rock grubu. Lâkin, kendileri İngiltere'de doğmuş olsaydılar shoegaze yapacaklardı, ah evet bebeğim bu su götürmez bir gerçek. Tamamen tripli kız müziği, anlayacağınız. Buraya ilk iki albümünü koyuyorum.

1995 - Blonde Redhead
1995 - La Mia Vita Violenta

Evet, albümlerden birini Ocakta, ötekini Eylülde çıkarmışlar.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Soon

Yedi dakikalık saf aşk. Bu arada Loveless albümü silinmiş, tekrar yüklüyorum.


2 Aralık 2010 Perşembe

Low - Long Division


Low, alternatif rock/indie arası, ağır tempolu. Son postlarda çok kısa geçtiğimin farkındayım, pek yazasım yok, oturup dinleyin.

Long Division

Red Letter Day - The Absurd Garden

Eski usül, hafif deneysel indie.


The Absurd Garden.

Brittle Stars




Hafif deneysel, indie/shoegaze.

Brittle Stars

28 Kasım 2010 Pazar

The Charlottes


Yine İngiliz, yine indie/shoegaze, yine kısa ömürlü. Ancak, The Charlottes blogdaki bu tabandan diğer gruplara göre biraz daha noise'a kayan bir yapıda, anlayacağınız genel dinleyici kitlesi biraz gürültülü bulabilir, ama sadece alışana değin. Benden başka kimsenin merak etmeyeceği yan bilgi olarak, davulcusu klişeyi yıkarak Slowdive'a kaçmış.

Bu arada, üstte olmasından dolayı Lovehappy'ye akın edenler beğenmeyebilir, Things come apart dinlenimi daha kolay, göreceyle sakin bir albüm.

Lovehappy

Things Come Apart

Brian - Understand




Kendi halinde, eski tarz, hüzünlü indie grupları seviyorum. Adının hikayesi bile şirinlik abidesi, kendisinin çocukluk kahramanı olan abisinin arkadaşının adı, şöyle tarif ediyor Brian'ı; "En iyi kıyafetler ve plaklar onundu, ayrıca Blades'in bassçısıydı.". Veronica Lake'ten sonra yeni favorim olmaya aday.






Understand (1992)

Pia Fraus - Nature Heart Software


Pia Fraus, göreceyle yeni nesilden -98 kuruluşlu- Estonyalı bir shoegaze grubu. Sevdiğim ve özlediğim sakin ancak bol distortion ve bol gitar efektli müziği yapıyorlar, doğru bildiniz My Bloody Valentine.

Nature Heart Software (2006)

16 Kasım 2010 Salı




Aklımda henüz reşit olmamış genç hanımlarla softcore maceralar ve bunlar üzerinden kısa hikayeler var genç dostlarım. Eğer kıçımı kaldırabilirsem yazıya döküp authorvari bir şeyler yapmak dileğindeyim.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Blog değerlendirmesi

Ufak bir değerlendirme yapayım dedim. Mediafire'dan alıntı yaparak:

Mediafire'a yüklemiş olduğum dosyaların toplam boyutu: 5.48 gb
Download sayısı : 2228
Şimdiye kadar yapılan downloadların toplam boyutu : 77.38 gb

En popüler dosyalar:

Bat for lashes - Fur & Gold : 142 kere
Moonsorrow - Verisakeet : 71 kere
Mazzy Star - She Hangs Brightly : 66 kere
Hooverphonic - A New Stereophonic Sound Spectacular : 66 kere
Joy Division - Unknown Pleasures : 52 kere
Alcest - Le Secret : 38 kere
Psychic TV - Jack the Tab : 30 kere
Alcest - Souvenirs d'Un Autre Monde : 28 kere
Mazzy Star - So Tonight I Might See : 26 kere
Elysian Fields - Bleed Your Cedar : 24 kere

Gösterilen ilgi için teşekkür ederim. Lâkin dileğim Agalloch, Neun Welten, Slowdive, Pale Saints, Tenhi, The Brian Jonestown Massacre gibi genel dinleyici kitlesine hitap eden, ancak bu kadar ilgi gösterilmemiş olan grupların gözden kaçmaması-

Bonus:

Dargaard Discography


Dargaard, Avusturyalı kardeş black metal grupları Summoning ve Abigor'un pek çok yan projesinden en ön plana çıkan, artık klasik sayılabilecek olan bir ambient/neoclassical grubu. Yoğun atmosfer, muhteşem kadın vokaller, ortaçağ etkisinin ambient müziğe inanılmaz dokunuşu diyeceğim ama tekrar düşününce anlatmaya uğraşamayacağım, nasıl olsa siz orospu çocukları ne okuyorsunuz ne de çekiyorsunuz bunları, doğrudan linkleri veriyorum ki gavurlar çeksin. Olur da dinleyen çıkarsa, Ordo Funebris'e de bakıversin.

1998 - Eternity Rites

2000 - In Nomine Aeternitatis

2002 - The Dissolution of Eternity

2004 - Rise and Fall

7 Kasım 2010 Pazar

Gülmece güldürmece


SERIOUSLY DUDE.

http://www.3hhareketi.com/

Ordo Funebris


Ordo Funebris kısa ömürlü olmuş ancak Trobar de Morte, Der Blaue Reiter ve Narsillion gruplarına temel olan oldukça kaliteli bir İspanyol neoclassical/ambient projesi. Zevksiz ekşicilerin dahi arkaplanda bulunmasından rahatsız olmayacakları, pek tatlı, kendi halinde bir grup.



Cantar a la morte fabula + Songs from the enchanted garden

Rome Discography



Rome, daha önceden bir kaç şarkısını paylaşmış olduğum, Lüksemburglu bir martial industrial/neofolk grubu. Siz görgüsüz ayılar bütün gün ekşisözlük müziği dinlemekten bu terimlere bihaber kalmışsınızdır elbet, o yüzden azıcık açayım. 1900lü yıllar avrupa askeri marşları+militarizm+endüstriyel müzik+folk müzik+karanlık atmosfer; işte bunlar. Tam olarak erkek adam müziği, anlayacağınız. Bütün albümlerini koydum. Baştan başlanması tavsiyemdir, ancak son albüm Nos Chants Perdus harici her biri öpüp alna koyup bir daha öpülesi albümler.

2006 - Berlin

2006 - Nera

2007 - Confessions d'Un Voleur d'Ames

2008 - Masse Mensch Material

2009 - To Die Among Strangers

2009 - Flowers From Exile

2010 - L'Assassin

2010 - Nos Chants Perdus

30 Ekim 2010 Cumartesi

Pale Saints


Pale Saints'i anlatabilmek için klasik bir shoegaze grubu diyesim var, ancak bu kimi çehrelere iyi, kimine kötü yansıyabilecek gibi geldi, bu yüzden şöyle anlatayım; Ne My Bloody Valentine kadar gürültülü, ne Slowdive kadar düşük tempolu. Evet, bunu bir önceki Pale Saints post'unda da söylemiştim ama bunları upload edeli bir süre geçmiş olmasına rağmen bloga koymaya üşeniyordum ve şimdi de bundan öte bir durumda değilim. 90lı yılları hepimiz seviyoruz, ki sevmeyenlerin bu sitede neofolk harici pek işi de yok hani, dolayısıyla geniş kitlelere tavsiye edebileceğim, tam bir 90lı yıllar grubu, Pale Saints. Kendilerinin bütün stüdyo albümleri burada mevcut.

1990 - The Comforts of Madness

1992 - In Ribbons

1994 - Slow Buildings

26 Ekim 2010 Salı

There and back again lane compilation

There and back again lane blogunun harika indie/twee/shoegaze/c86 derlemeleri.

Link

Veronica Lake - Diskografi


Son zamanlarda en beğendiğim indie/twee grubu. Biraz kendi halinde, biraz sıkkın, belki biraz da yürürken yere bakan biri. Kendilerinden geriye bir kaç EP'den öte bir şey kalmamış ne yazık ki. Icoulddietomorrow'a teşekkürler.


Charles, your friendly poet philosopher.

Meanwhile, Back in Communist Russia... - My Elixir; My Poison



Kısa ömürlü, tatlı bir İngiliz post-rock grubu. Biraz indie ve shoegaze'e de kaçıyorlar sanki. Lâkin, kendilerini dinlemeye değer kılan sadece isimleri değil, her ne kadar albümün adı biraz ergen olsa da-


My Elixir; My Poison

18 Ekim 2010 Pazartesi

Elysian Fields - Bleed Your Cedar


Bir alttaki Mazzy Star gibi, Elysian Fields da ufak tefek, buğday tenli, hafif dalgalı kahverengi saçlı bir hanfendinin evlenilesi mi evlenilesi sesini dinlediğimiz, düşük tempolu bir grup. Biraz alternatif rock, biraz indie, biraz psychedelic ve yine aynı şekilde; tripli kız müziği. Mazzy Star kadar geniş bir kitleye hitap etmeyecek olsa da, zararı dokunmaz; dinleyin.

Bleed Your Cedar

Mazzy Star - So Tonight I Might See


Ve ah, evet. Yine Mazzy Star. Varolabilecek en kalp kırıcı hanımefendilerden kendisi, öyle ki paylaşmış olduğum bir diğer albümü olan She Hangs Brightly için şöyle demiştim; "Evet, yine ufak tefek kahverengi saçlı şirin bir hanfendi ile karşınızdayız. Bu hanfendinin adı Hope ve kendisi varolabilecek en tripli kız sesine sahip olan kişi. Beni süründürecek olsa bundan gerçekten inanılmaz bir haz alırdım, eminim.". Gerçekten de böyle. Ayaklarımı yere sürüyerek ilerlemenin tadında.

So Tonight I Might See

Ride - Ride


Ride, -hem ses, hem tarihi açıdan- klasik bir shoegaze grubu, bu da onların erken dönemlerinden, tatlı bir EP. Çoğu shoegaze grubunun siyah-beyaz fotoğrafları olması dikkat çekici, evet.

Ride

Blind Mr. Jones - Stereo Musicale


Blind Mr. Jones, shoegaze gibi farklı bir türün içerisinde bile insanı şaşırtmayı başarabilen, enfes bir grup. Daha önce paylaşmış olduğum Eyes Wide albümünde belirttiğim -ki orada yoktu- flüt, bu albümde kullanılmış. Her bir şarkı tatlı sıcaklığıyla beş duyuyu birden etkiliyor, neredeyse.

Stereo Musicale

13 Ekim 2010 Çarşamba

Psychic TV





Psychic TV, bunu özellikle arayanlar haricinde kimsenin dinlemeyecek olduğu deneysel/endüstriyel bir grup. Türün yaratıcılarından ve kült isimlerinden oluyor kendileri. Eğer beni şaşırtacak şekilde severseniz sıradaki adresleriniz Coil ve Throbbing Gristle oluyor.

Psychedelic Violence

Jack the Tab

At Stockholm

Lebensessenz - Le Besoin Perpetuel


Lebensessenz, oldukça ağır tempolu, muğlak, mutsuz bir tek kişilik proje. Ambient diyeyim.


Le Besoin Perpetuel

Mike Van Portfleet - Beyond The Horizon Line


Lycia'nın kurucusu Mike'ın (soyadını yazmak kasıyor) solo ambient projesi. Gündüz dinlenilecek tarzda değil, kesinlikle.

Beyond The Horizon Line

Hooverphonic - A New Stereophonic Sound Spectacular


Ah, evet. Son zamanlarda gerçekten taptım bu albüme. Sonraki albümlerine üstünkörü göz attıktan sonra ileriki bir zamanda adam gibi dinlemek için rafa kaldırmış olsam da (beğenmedim yani), Hooverphonic'in bu ilk albümü enfes. Hafif elektronik müzik, ambient ve trip-hop mevcut elimizde, ancak elektronik ögeler baymayacak seviyede tutulmuş. Pek tatlı olmuş, pek bir tatlı!


1997 - A New Stereophonic Sound Spectacular

Not: Morrison hıyarın önde gideniydi, öğrenin artık.

Joy Division


Bu aralar biraz mutsuz müzik dinleme eğilimindeyim. Yaşam, ondan zevk almak için değil, acı çekmek içindir; en azından Türkiye standartlarında aylık geliri 4-5 milyarın altındakiler için.

Joy Division, şöyleymiş böyleymiş diye anlatmaya gerek duymadığım kült bir post-punk grubu. Bilmeyen eşşeklerin anlayacağı üzere biraz neş'eli bir gruptur kendileri.

1978 - An ideal for living

1979 - Unknown Pleasures

1980 - Atmosphere

Evet.


Geri döndüm beyler. Don üstü session is over.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Death in June - Rose Clouds of Holocaust


Death in June'un en klasik, aynı zamanda benim de en sevdiğim albümüdür bu. Bütün şarkılar akustik, alışık olduğumuz neofolk melodilerinin üzerine Douglas'ın bağımlılık yapan, alakasız anlarda aklınıza gelen sesiyle bezeli.


Soykırımın gül bulutları

12 Ağustos 2010 Perşembe

Blind Mr. Jones - Eyes Wide


Blind Mr. Jones, kısa ömürlü bir shoegaze grubu. Shoegazede beklenecek klasik her şeye sahip, kaliteli bir EP. Ayrıca buradakilerde var mı hatırlamıyorum ama, bazı şarkılarda yan flüt kullanılmış, çok garip hissettim, çok da hoşuma gitti.



Eyes Wide

6 Ağustos 2010 Cuma

Curve - Doppelgänger


Bir süredir yeni shoegaze koymuyordum. Fazla mutsuz, içine kapanık bir yer olmuştu burası, birilerinin de belirtmiş olduğu üz're. Curve, pek tatlı bulduğum bir gruptur, türdeşlerine göre daha hızlı tempolu ve belki biraz daha mainstream, ayrıca çoğu ünlü shoegaze'in aksine, 2000li yılları gören bir grup. Bu, 91 çıkışlı ilk albümleri.


Doppelgänger

5 Ağustos 2010 Perşembe

Tenhi - Väre


Daha önce Maaäet albümünü paylaşmış olduğum Tenhi'den, Maaäet kadar hüzünlü ve yavaş tempolu olmayan bir albüm. Maaäet'e göre folk ögeler daha çok kullanılmış, pek çok şarkıda yan flüt mevcut, ayrıca Fin yerel enstrümanları da mevcut. Ayrıca beğenirseniz unutmadan bakınız; Neun Welten.

Väre

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Agalloch


Agalloch, blogdaki çoğu metal müzik icra eden grupta olduğu üzere, birden fazla türü icra etmekte olan bir grup. Kökenleri doom ve folk metale dayanıyor, ancak çoğu şarkıda ön planda akustik gitarlar kullanılıyor, distortion genelde sadece belirli kısımlarda ve geri planda. Dinlenimi kolay bir grup demeye getiriyorum, yeni şeylere açık olun.



The Mantle

Agalloch'un klasikleşmiş, 2002 çıkışlı, ikinci albümü. Yukarıda belirttiğim üz're albüm boyunca akustik hakim, yer yer scream vokaller ve göreceyle daha hızlı ritmler mevcut, albümde bir türlü alışamamış olduğum ikinci şarkı "In The Shadow Of Our Pale Companion" harici her biri muhteşem, özellikle son üç şarkı ard arda dinlenilesi daimi olarak. Ben dinlerken genelde In The Shadow Of Our Pale Companion'u listeden çıkarıyorum, ilk dinleyeceklere de tavsiyem aynısını yapmalarıdır. Bu arada bir şarkının sonunda emin olmamakla birlikte 120 Days of Sodom'dan alıntı var sanırım.


The White

2008 çıkışlı, konsept tabanlı EP. The Wicker Man (1973) filmini konu almakta, albüm boyunca filmden alıntılar yapılmakta. Film, İngiltere'nin ufak bir adasında pagan inanışların canlanışını anlatıyor, yapılan alıntılar genelde adanın lordu olan Christopher Lee'nin enfes sesinden. Sakin, huzur veren bir albüm.

3 Ağustos 2010 Salı

Drudkh - Autumn Aurora


Daha önce Blood in our Wells (2006) albümünü paylaştığım Drudkh'ın 2004 çıkışlı, alışık olmayanlar için en uygun albümü. Albüm, kışın gelişini anlatıyor. Zaten şarkılar da sırasıyla güneşin kayboluşunu, yağmurun ve rüzgârın gelişini, son olarak da ilk karı betimliyor. Bu türde klasik olan ve Drudkh'ın en iyi şekilde ortaya koyduğu, tekrar eden melodiler, yoğun atmosfer, yarı-hüzünlü bir hava, arada gelen akustik kısımlar, yağmur ve rüzgâr sesleri. All time favourite.

Autumn Aurora

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Dornenreich - Hexenwind


Dornenreich'tan daha önce Durch den Traum albümünü ve bir kaç tek şarkıyı (I - II) paylaşmıştım. Tekrar girmek gerekirse, kendileri oldukça tatlı, avantgarde bir grup. Bu albümde düşük tempolu, bol efektli rock ritmleri kullanılmış, Eviga'nın o özel, her tonda fısıldarcasına sesi büyüleyen bir hava yaratıyor. Kesinlikle soğuk, karanlık gecelere veya uzun yola göre bir albüm. Albüm sürekli tekrar eden ufak ve arada hafif değişen melodilerden oluşuyor, fena halde ambient bir havaya sahip. Tavsiyedir.

Hexenwind

30 Temmuz 2010 Cuma

The Brian Jonestown Massacre




TBJM, benim pek sevmediğim hippi ekolünden gelme bir grup, ancak öncelleri gibi sikko değil. Yazmaya üşendim şimdi, siz dinlersiniz, her iki albümde de ilk şarkılar muhteşem.

Methodrone(1995)


Take it from the man (1996)

20 Temmuz 2010 Salı

Neun Welten - Vergessene Pfade


Neun Welten, blogdaki diğer neofolk gruplarına göre daha renkli ve çeşitli bir grup, zira ben genelde biraz tekdüze kabul edilebilecek, bir ritm üzerine sözlerin devam ettiği (evet türkü gibi) "apocalyptic folk" denen türe biraz daha yatkınım. Neun Welten ise, Tenhi ekolünden, ancak çok daha neşeli, orta tempolu bir grup.

Vergessene Pfade

:Of the Wand and the Moon: - :Emptiness:Emptiness:Emptiness:



Of the Wand and the Moon, eski Saturnus gitaristi Kim Larsen'ın neofolk projesi. Albümün ismi, genel teması ve yapısı hakkında genel bir fikir oluşturmaya yetiyor da artıyor, değil mi? Orta tempolu, tekrar eden ezgiler ve içe dokunan vokallerle klasik ve güzel bir neofolk albümü. Bu arada, ne hikmetse yedinci şarkı iki kere varmış bendeki albümün içinde, ufak bir hata.

Emptiness Emptiness Emptiness

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Empyrium


Bu aralar neofolkta biraz bol keseden gidiyorum. Az buçuk gün görmüş herkesin bileceği bir gruptur herhalde Empyrium. Yine de, indie ve sikik hippi müziği dışında gün ışığından nasibini almamış bir kısım cahil genç arkadaşlarımız için; Empyrium, yerden yere vurma sanatını en üst düzeylerde icra eden bir gruptu. Ancak, bugünküler daha kendi halindeki neofolk albümleri olacak. İleride diğer albümler de blogu onurlandırır muhtemelen.

Where at night the wood grouse plays


Empyrium'un ilk neofolk albümü. Daha sakin, kendi halinde. Bazıları biraz tek-düze bulabilir.

Weiland


İkinci neofolk albümü. İlkinin minimalist yapısına göre oldukça karmaşık, orkestral ve bence çok daha lezzetli. Ne yazık ki bu albümün sözleri Almanca, ancak meraklısına Ekşisözlük'te çeviriler bulunmakta.

18 Temmuz 2010 Pazar

Dünyanın en tatlı blogunu buldum.

http://filmstarpostcards.blogspot.com/

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Ataraxia




Daha önce bir klip paylaşmış olduğum Ataraxia, yirmi küsür yıldır müzik yapmakta olan bir İtalyan grubu. Her albümlerinde biraz farklılaşıyorlar, bu yüzden albümleri bağımsız olarak dinlenecek bir grup. Kendilerinden iki albüm koyuyoruz;


Orlando

Orlando, tahmin edilebilir, ağır tempolu, hafif hüzünlü bir neofolk/neoclassical albümü. Virginia Woolf'un aynı isimdeki (Orlando: A biography) kitabına atıfta bulunmakta.


Paris Spleen

Orlando'nun tam aksine çılgın, tutarsız, neşeli bir albüm. Bütün albüm bir çeşit sirk veya kabare havasında geçiyor. Söz-müzik de bu yönde. Alışmak için sabır isteyen, ancak alışınca tadına doyulmayan bir albüm. Albümün adı nereden geliyor çok aşikâr, ancak blogdaki genel kültür seviyesi düşük olduğundan; Charles Baudelaire, en sevdiğim belki.

Tenhi - Maaäet



Tenhi ağır tempolu, hüzünlü, bağımlılık yapan bir neofolk grubu. En sevdiklerimden.

Maaäet