Kumarhanedeyim. 30lu yılların Las Vegas'ı. İçki yasağı devam ediyor ama suçun ve yozluğun hüküm sürdüğü bu yerde son sözü hep o söyler, para.
Bir süredir gözlerim üzerindeydi. Elinde bir kadeh şampanyayla masadan masaya dolaşıyor, nereye giderse haz ve kahkaha ona eşlik ediyordu.
Ona baktığımın farkında olduğuna adım gibi eminim. Burada yabancıyım, yeni yüzler dikkat çeker. Neden böyle bakıyorum bilmiyorum. Genelde kadınlara bu kadar doğrudan bakmam. Lakin, onunla ilgili farklı bir şey vardı. Onu hiç dinlemeden Bay Appleby ile laflamaktaydım, bir süredir ayakta. Göz ucumla hareket ettiğini gördüm, olduğum yere doğru geliyordu. Kalp atışlarım hızlandı. Bay Appleby'ın arkasından yaklaşıyordu, artık onu dinlermiş gibi bile yapamıyordum. Tam yanımdan geçerken bir garsona bilinçli olarak çarptı, elindeki yelpazeyi düşürdü. Zavallı adam hem elindeki tepsiye hakim olmaya, hem de kadından özür dilemeye çalışıyordu. Eğildim, dantellerle bezeli siyah yelpazeyi aldım. Doğrulduğumda dip dibeydik, benden oldukça kısa olmasına rağmen varlığıyla beni eziyordu. Gülümsüyordu, elimden yelpazeyi aldı. Sağ elinin iki parmağıyla yanağıma dokundu, hiçbir şey söylemedi. Yanımdan geçip giderken müthiş bir kıvraklıkla kalçasını kasıklarımda dolaştırdı. Bir kaç adım attı, arkasına baktı, ağzı yarı açıktı. Femme fatale.
Diabolical Streak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder