Link.
Saf misantropi.
27 Mart 2011 Pazar
19 Mart 2011 Cumartesi
Lubomyr Melnyk (Almost) Discography
Lubomyr Melnyk'e bir kaç yıl önce avant-garde müzik bloglarından birinde rastladım. İlkin albümün adı dikkatimi çekti, The Voice of the Trees. Açıkçası bir orkestrayla eşlik edilmedikten sonra piyanodan pek hoşlanmam (evet, Chopin bile), yine de bir adamın ağaçların sesini müziğe dökebildiğini iddia edebiliyor olması-
Yeri gelmişken, biraz da romantizm yapalım. Çocukluğumu ne zaman düşünsem aklıma ağaçlar gelir. Bursa - Acemler'deki kavak ve Kırklareli - Babaeski'deki çam ağaçları. Bilir misiniz bilmem, İstanbul dışında yaşamış/yaşıyor olmaktan gurur duyan insanlar var bu memlekette. Geriye dönüp o zamanları hatırlamaya çalıştığımda yalnızca bu ikisi gelir aklıma, her gün altlarında düşlere daldığım çam ağaçları ve rüzgârla eğilen kavaklar. Bu kadar.
Lubomyr Melnyk, kayıtlara göre dünyada en hızlı piyano çalan kişi. Tabîdir ki (bunu yazarken imlâya hatası yapıyor olabileceğimin korkusu içerisindeyim) az buçuk piyano sevenler, ya da çalanlar hızlı çalmanın abartılacak bir şey olmadığını söyleyecekler, ben de Malmsteen de hızlı çalıyor ama yarrak gibi adam diyecek, ama bir de ekleyeceğim; "Lubomyr Melnyk sesleri mükemmel bir uyumla kaynaştırabiliyor.". Gerçekten de Lubomyr Melnyk'i dinlerken, ki belirtmeliyim ki albümlerin her biri ya hücum kayıt ya da konser kaydı; yani üzerlerinde oynama yok, bir dalga halinde geliyor müzik. Alçalan, yükselen, kıyıya vuran, siz kayalıklarda otururken ayaklarınızı ıslatan ya da kordonda yürürken yüzünüze incecik damlalar halinde vuran. Ya da Acemler'deki kavak ağaçlarının eğilip, bir sonraki rüzgârı beklemek üzere doğrulmasını, Babaeski'deki çam ağaçlarını, veya dünyanın neresinde olursanız olun, gri ve boş bir sonbahar gününde otobüs beklerken sararmış yaprakların önünüzde sigara izmaritleriyle birlikte savrulmasını. Böylesine alıp götüren, yaşadığınızı hissettiren bir Slowdive var herhal, bundan gayrı.
Şarkıların çoğu çift piyanoyla icrâ edilmiş. Her ne kadar ben The Voice of the Trees ile başlamış olsam da, The Lund - St. Petri Symphony başlangıç için daha uygun ve elimdeki kaydı daha kaliteli. Wave-Lox, albümler arasında dinlemesi en zor olanı ve başlangıç için kesinlikle tavsiye etmiyorum. Albümlerinin belirli başlı olanları bunlar, geri kalanları bulabilirsem (her ne kadar çok fazla talep olacağını düşünmesem de) burada yerlerini alacaklar.
1979 - KMH
1981 - The Lund - St. Petri Symphony
1984 - The Song of Galadriel
1985 - Wave-Lox
1985 - The Voice of the Trees
1981 - The Lund - St. Petri Symphony
1984 - The Song of Galadriel
1985 - Wave-Lox
1985 - The Voice of the Trees
15 Mart 2011 Salı
Pencil Tin - A Gentle Hand To Guide You Along
Pek tatlı, pek az bilinen (öyle ki last efemde ilk post bana ait) Amerikalı indie grubu. Indie'deki diğer favorilerim gibi (Glo-worm, Veronica Lake, Brian) üç beş şarkı kaydedip kaybolanlardan. Bazen onları böylesine güzel kılanın bu olduğunu düşünüyorum, sen-ben gibiler.
1996 - A Gentle Hand to Guide You Along
1996 - A Gentle Hand to Guide You Along
McCarthy
Klasik İngiliz indie pop. Yoruma gerek var mı?
1987 - The Well of Loneliness EP
1989 - Keep an Open Mind or Else EP
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)